aynı isimde "bahar" başlığı da var
1878 entry daha
  • (bkz: #164334320) görüyor ve artırıyorum. aralarında cinsellik kalmamış olmasını geçtim, kocasının yıllardır star cerrahı olduğu hastanenin hiçbir eşli etkinliğine gitmemiş. hastaneden birilerinin düğününde bile eşine eşlik etmemiş. eşi veya oğlu sosyal medyasında bir kere bile paylaşmamış, o da onları paylaşmamış, o kadar kopuklar. hani benim bildiğim cerrahların ofisinde illa görünür bir yerde eşiyle çocuğuyla falan bir fotoğraf olur çünkü hasta ve hasta yakınlarının yanlış anlamasına açık bir durum oluşabilir. muhtemelen kendileri değil, eşleri koyar zaten bunları. bahar bir kere ziyarete bile gelmediği için tenezzül etmemiş sanırım buna.

    dahası, bu kadın veya iki küçük çocuğu hiç hasta olmamış, kocasının yıldızı olduğu, zaten kayınpederinin kurduğu vakıf hastanesine hiç gitmemiş. gittiyse de doktor kocası 100 metre yürüyüp gelip kendilerine bakamamış veya muayene eden doktoru arayıp durumunu soramamış. dahası, evde baktığı kayınpederinin de hiç hastanelik bir durumu, kontrolü, tahlili falan olmamış, olduysa da eşlik etmesi engellenmiş. yani eşinden gördüğün değer seviyesi buysa başka ne olmasını bekliyordun be kadın?

    hastaneleri spor kulüplerine benzetirsek; saha kenarında, arka planda, ofiste takımın başarısı için çalışan bir sürü kişi olmakla birlikte dikkatin tamamına yakınını saha içindeki oyuncular çeker, hastanede de bu oyuncular doktorlar oluyor ve muhtemelen bu yüzden de özel hayatları diğer çalışanlarda merak uyandırıyor. bir tanıdığım şehir hastanesi'nden bir doktorla çıkmıştı. şehir hastanelerinde kaç yüz doktor çalışıyordur bilmiyorum, ama bir kere mesai günü bile olmayan bir günde adam yatan hastasına bakacak diye beraber gitmiş, sınırlı sayıda insanla karşılaşmış ve buna rağmen iki ay sonra tek başına gittiğinde herkes kendisine "ooo yenge hanım gelmiş" muamelesi çekmiş. ki şehir hastanesi ortamı doğal olarak bu dizideki gibi toplam 20 doktorun çalıştığı bir özel hastane gibi değil ve ortada çocuk, evlilik, hatta nişan gibi bir bağ bile olmamasına rağmen herkes tek seferde belleğine kaydetmiş, instagram stalkları yapılmış, bilenler bilmeyenlere anlatmış*. minicik özel hastanenin koskoca süper ünlü cerrahının 25 yıllık karısını bir allah'ın kulunun tanımaması da nedir ya?

    bu nasıl bir saçmalıktır? bütün hikayenin kadını hastanede kimsenin tanımaması üzerine olduğu bu aşırı saçma kurguyu düşününce;

    1) bahar'ın hiç sevişmediği kocasının kendisini aldattığına şaşırıyor olması,
    2) kocası timur'un maşallah herkesi tek gecelik ilişkide hamile bıracak potansiyelde sperminin olması, şansa tek gecelik ilişkiler için hep kadınların fertil olduğu birkaç saatlik dilimi bulması*,
    3) bahar'ın güya "doktor" haliyle kocakarı karışımlarından kiloyla yiyip karaciğerini eline alması,
    4) yetmeyip karaciğer nakli sonra düzenli şekilde bol miktarda içmesi,
    5) yine yetmeyip doktordan uyarı aldıktan sonra bile içmeye devam etmesi ve bunların hepsinin başka "doktor"ların gözü önünde olması;
    6) toplumun "evde kalmış kız kurusu" dediği kadın profiline yakıştırdığı şekilde, hayatında erkek görmemiş gibi 2 saniye gördüğü biri için ergen kız gibi heyecan yapan, falcı gezen ve arabasının merkezi kilidinin nerede olduğunu bile bulamayan*alık "doktor" kankasının "hadi kafamız dağılsın diye 1 shot yaptık, yeter" diye bardağı elinden alacağına "bu mu hızımız, bu mu hızımız? oleey" diye daha da hızlı içmeye teşvik edip normal sağlıklı bir kadını bile darmadağın edecek şekilde peş peşe shot attırması;
    7) bütün doktorların "yılların profesörü, alanında bir tane" olmasına ve hepsi bahar'la aynı dönem olduğuna göre 48-50 yaşında olması gerekmesine karşın, timur hariç herkes 40-42 yaşlarında görünürken, asistanların bazılarının 30*, 48-50 yaşlarındaki profesörün annesinin ise 55 görünmesi, (hadi bakımlı kadın biraz genç gösteriyor desek 65 olsun, koskoca ünlü profesör aziz yavuzoğlu'na bak sen, lisedeki kızı hamile bırakmış demek ahaha)
    8) tıp fakültesine 13 yaşında mı başladığı, yoksa uzmanlığı direkt doçent olarak mı aldığı belli olmayan, 40-42 yaş görünümlü ama ne hikmetse yılların hocası, türkiye'de alanının en iyilerinden biri olarak gösterilen, yakışıklı, boylu, kaslı, tarz giyinen, ailesi armatör yani aşırı zengin izlenimi verilen, ama kendi bağlanma sorunlarından** 18 metrelik teknede yaşayan, motorcu, über cool cerrah evren'in evli ve iki çocuklu, averaj bir güzellik ve averaj altı bir fiziğe sahip bahar'a aşık olması sldfjlkgj (en çok da buna güldüm sanırım. gerçek hayatta henüz kendisine bir dişi pençesi geçirtmemiş bir cerrah kaldıysa da, ultra mega hiper tipsiz ve yerden bitme olsa bile havasından yanına yaklaşılmaz. unvan sahibi olmasına da gerek yok, düz operatör de olsa yaklaşılmaz. ama yine de siz bilirsiniz tabii, kendini bahar'la özdeşleştirmek suretiyle hayal kurmak bedava.)
    9) bahar'ın fakültede timur'un sevgilisinin rengin olduğunu bilmiyormuş, timur rengin'den taze ayrılmışken stepnelik yaptığının farkında bile değilmiş gibi davranması, o kadar farkında olmaması ki yüzünü falan tamamen aklından silip "öyle biri vardı değil mi ya?" demesi, o kadar farkında olmaması ki biricik annesine bile hiç bahsetmemiş olması. bir kadın olarak anlamıyorum bir insan böyle bir şey yaşayıp da nasıl stepnelik psikolojisi çekmez, nasıl kıskançlıktan kudurup diğer kadının yüzündeki her çizgiyi beynine kazımaz? yaşadıklarıyla ilgili, gerçek veya şüphe olsun nasıl olur da biricik annesine tek kelime etmez? (dahası, annesi de tabii ki 35 yaşında profesör olmuş dahi jinekolog rengin'e gider sıkıntısı için.)
    (ben bir kere 2 sene boşanmış biriyle çıktım, artık seneler geçmiş gitmiş stepne falan olmadığımı bilmeme rağmen "en güzel yaşlarını bununla geçirmiş ühühühü" krizine girip kadının profilini hatmedip 2 sene öncesinden kalan resimlerini silmediğini görüp çıldırmıştım. anneme anlatmıştım, annem kadının cv'sini falan bulmuştu. gerçekte olanlar böyle ama bahar o kadar muhteşem bir karakter ki, 2 hafta sonra yerine geldiği kadını şıp diye zihninden siliveriyor. annesiyle aşırı yakın ama hiçbir şeyi anlatma ihtiyacı hissetmiyor bile, çünkü öyle bir sorun yok onun için. şahane ya, ben de istiyorum bu rahat kafadan.)
    10) (atladıklarım illa ki vardır, siz ekleyin maddelerin devamını),

    vs. vs. iyice komik ama küçük detaylar olarak kalıyor.

    bu arada salak bahar sanırım bu karaciğeri de harcayacak ve sonra evren ile timur arasında "donör kim olacak" yarışı olacak, bahar da evren'i seçerek hayatını evren'le sadece manen değil, fiziken de birleştirerek timur'a ebediyen siktir çekecek. gerçek hayatta karaciğer transplantı sonrası alkol koklayarak alınırken bahar'ın yarınlar yokmuş gibi, hatta muhtemelen eve hapsedilmiş, hiç dışarı çıkmayan, zavallı hizmetçi ev kadını hayatında hiç olmadığı kadar içmesinin başka bir açıklamasını bulamadım. bulan varsa anlatsın bir zahmet.

    daha çok kuruldum bu diziye ben, "feminist" görünüp de kadınları alttan alttan aşağılaması, insanların senelerce emek vererek başardığı şeylerin "aman öyle evde biraz baktım işte" ile yapılabiliyormuş gibi gösterilip emeğin değersizleştirilmesi, hata kaldırmayan acımasız bir iş icra ederken çeşitli şirinlikler sempatiklikler vs. ile yırtabileceğin algısını yaratması, muhteşem "feminist" dizimizde kadın karakterin her hatasının bir erkek tarafından, hatta yeri geldiğinde malum kaplan cerrah** tarafından değil de, bildiğin kıroyum emme para bende stayla bir anadolu kaplanı tarafından telafi edilmesi vs. vs.

    hepsine sıra gelecek, hepsine. takipte kalınız.

    (bkz: absürt komedi)

    edit: evet son iki üç bölümden gördüğünüz üzere dizi bütün izlenebilirliğini bahar'ı hastanede bir allah'ın kulunun "simanız yabancı gelmiyor" şeklinde bile tanımaması ve gerçeği bilen 5 kişinin bu gizemi sürdürmeye çalışırken yaptığı komikliklerden alıyormuş. kimsenin tanımaması saçmalığına bir son verilince senaryo toptan dağıldı.

    sanırım küçük orospu diye biri de aklınca laf sokmaya çalışmış. evet kardeşim çok şükür iq'muz çift basamaklı değil, genel kültürümüz yüksek, iş ortamlarında adımız biliniyor, çevremizde de bol miktarda doktor ve avukat var. bu saçmalıkları oturup ciddi ciddi izleyip hülyalara dalarak izleyecek değiliz. ama siz bahar'la özdeşleşmek istiyorsanız buyrun tabii, dediğim gibi; hayal kurmak bedava. sonra gerçek dünyaya dönünce niye ben düştüğümde kimse elimden tutmuyor, niye benden daha güçlü bir erkek bana aşık olup beni kötü evliliğimden kurtarmıyor, niye işyerinde kimse arkamı toplamıyor, niye yanlış yaptığım şeylerin cezasını çekiyorum, niye bir şeyi başarmak için bir tarafımı yırtıp yine de yapamıyorum diye afallamayın.

    bu arada küçük orospu sanırım daha ergen olduğu için alakasız yaşlarda castingin önemini anlayamamış. asistanlar 23-25 yaşında, doktorlar 48-50 yaşında, başhekim 55 yaşında. 23-25 yaşındaki insanların 48-50 yaşındakilere iç geçirmesi normal, hatta sevimli bir şeymiş gibi gösteriliyor oyuncular gerçek hayatta biri 30 biri 35 yaşında olup aralarında çok yaş farkı yokmuş gibi durduğu için. 10 yaş değil 15 yaş değil, oeeeh yani. yine 48-50 yaşındaki çağla'yı 35 yaşınd bir oyuncunun oynayıp da 55 yaşındaki başhekimi "aşırı yaşlı" bulup kendi gibi 35 yaşında profesör* aramasına da ayrı hastayım.

    en sinir olduğum da, böyle "emağn dizi yağğ, toktor musun sanke" diye izleyen bu kitle yüzünden yapımcılar kolaya kaçıyor. dandik bir işle aynı parayı kazanacakken kim kaliteli ve gerçekçi bir yapım için uğraşsın? bu kitle bir de şeyi anlatırsa sevinirim, yuh dedirten anormal mantık hataları içermeyen diziler nasıl çekiliyor?

    laf sokacak olsak daha bin tane yer var, tus'un ilköğretimde yapılması, 2 tane genel cerrahın normalde ürolog** ve jinekologun gireceği bütün ameliyatlara girmesi vs. vs. oralara kadar inmiyoruz, hadi onlar dizi diye olsun. ama sen koskoca diziyi 25 yıllık karının 25 yıldır çalıştığın ve yıldızı olduğun yerde tanınmaması üzerine kurarsan bütün eleştirileri de hazırlıklı olmalısın.
  • geri zekalı kanser kadına her bölüm 100 kere dediler yapma etme diye. en sonunda da taburcu olucam diye diretti sonra da öldü diye doktor niye suçlu olsun ki? bebeğim de bebeğim diye zırladı durdu.
  • yine boş bir bölüm. nerde dün efsane bölümüyle kızıl goncalar nerde 2 haftadır bomboş bahar.
  • keşke bu hafta da bölüm yetişmeseymiş.
    3-4 bölümdür konuk olan zeynep'in hikayeye katkısı bu muydu gerçekten.
  • son bölümü sevmedim. o güzel büyüsünü kaybetmiş gibi hissettim.

    edit: ayrıca tam olay örgüsüne kendimi kaptırmaya çalışıyorum bir reklam çıkıyor. yok bulaşık sahnesi, yok nevra'nın çay makinesi sahnesi... çok asap bozucuydu. önceki haftalar nerede, bu hafta nerede. böyle bir bölüm için mi bir hafta beklettiniz? hızlı tükendi sanki.
  • ilerlemeyen dizi, izletmiyor kendini.

    çünkü bahar o çıkışı yapamıyor bir türlü, parlayamadı. yeni, parlak, mutlu bir hayat bekliyorduk. kadın çığlık ata ata akvaryum deviriyor. oh be diyemedik bir türlü. hep bir kasvet.

    suni teneffüs yapmayı beceremeyen kadın ameliyathanede profesörlerden çok konuşmaya başladı. biz o yükselişin tadına varamadık. öyle bir yükseliş de olamaz zaten.

    yeni bir aşka başlayamadı. eskisinden ayrılamadı.

    iki anne de hasta.

    tanım: hani rüyanızda koşup koşup olduğunuz yerde sayarsınız ya, öyle bir karabasana dönen dizi.
  • iyice saçmalayan dizi. doktor hastaya taburcu olmamasını önerir, tüm riskleri anlatır, hasta hala “taburcu olacağım” diye tutturursa, kadını yatağa bağlayıp, esir alacak halleri yok ya. “tedaviyi reddediyorum. tüm riskleri alıyorum” diye kağıt imzalatılır ve hasta çıkar gider.

    bir kere acile gittiğimde hatırlıyorum da, tetkiklerden birinin raporu çıkmamıştı ama teşhis vs konmuştu, ben de saatlerce beklemeyeyim diye çıkmak istedim. bunun için bile “tedavi red” formu imzalattılar.

    dizideki oyuncu da çıkmadan bir kağıt imzaladı. zaten kaç bölümdür ölmek için elinden gelini yapıp, sonunda başardı. bunun için de malpraktis davası açılmaz artık.
  • evren, iyisin hoşsun birader eyvallah ama evli barklı kadını bekliyorsun. siktir git allah aşkına. akbaba gibi bahar ı bekliyorsun lan.
  • dizi niye boka sardı yav, çok üzülüyorum valla. yeni karakter de aşşırıı zorlama
  • çoğu hastanede geçen, ana karakterlerin %80'i doktor olan dizide bir doktora danışma zahmetinde bulunmayıp yine saçmalayan dizi.

    hastanın tedaviyi reddetme hakkı vardır, gitmek isterse de gider, orası hapishane değil hastane. bunun riskli olabileceğini anlatırsın, o da riski kabul eder imzasını atar gider. izinsiz giderse de tutanak tutulur. burada doktorun sorumlu tutulacağı veya dizideki gibi vicdan azabı çekeceği bir durum yoktur.
52 entry daha
hesabın var mı? giriş yap